Перевод: с русского на турецкий

с турецкого на русский

(çok) önemli

  • 1 многозначительный

    çok anlamlı
    * * *

    Русско-турецкий словарь > многозначительный

  • 2 крупный

    iri
    * * *

    кру́пный песо́к — iri kum

    кру́пный виногра́д — iri taneli üzüm

    кру́пные слёзы — boncuk boncuk yaşlar

    кру́пные ка́пли по́та — boncuk boncuk terler

    2) ( о человеке) iri kıyım; iri yarı

    кру́пная же́нщина — iri yarı bir kadın

    3) врз büyük; önemli ( значительный)

    кру́пная индустри́я — büyük endüstri

    кру́пные успе́хи — büyük / önemli başarılar

    са́мый кру́пный вы́игрыш (в лотерее)büyük ikramiye

    кру́пная су́мма (де́нег) — büyük bir para

    кру́пный учёный — büyük bir bilgin

    кру́пная буржуази́я — büyük burjuvazi

    э́то кру́пный недоста́ток журна́ла — bu, derginin çok önemli bir eksikliğidir

    потерпе́ть кру́пное пораже́ние на вы́борах — seçimde büyük bir yenilgiye uğramak

    ме́жду ни́ми бы́ло мно́го ме́лких и кру́пных сты́чек — aralarında büyüklü küçüklü pek çok çatışma olmuştu

    ••

    кру́пный рога́тый скот — büyük baş hayvan

    вести́ кру́пную игру́ (в карты и т. п.)büyük oynamak

    ме́лкие и кру́пные де́ньги — bozuk ve bütün paralar

    Русско-турецкий словарь > крупный

  • 3 существенный

    esaslı; özsel

    суще́ственные измене́ния — esaslı değişiklikler

    суще́ственное разли́чие — özsel farklılık

    э́то не име́ет суще́ственного значе́ния — bu pek de önemli değildir

    суще́ственный вопро́с — çok önemli bir sorun

    Русско-турецкий словарь > существенный

  • 4 важность

    ж

    большо́й ва́жности — çok önemli

    2) (горделивость, надменность) kurum

    напуска́ть на себя́ ва́жность — azametli bir tavır takınmak

    ••

    не велика́ ва́жность! — ne önemi var?

    Русско-турецкий словарь > важность

  • 5 перед

    I п`еред
    1) önünde; karşısında ( напротив)

    перед до́мом сад — evin önü bahçe

    он шёл передо мно́й — önüm sıra gidiyordu

    предста́ть перед судо́м — mahkeme karşısına çıkmak

    перед на́ми вста́ла еще одна́ пробле́ма — karşımıza bir sorun daha çıktı

    перед на́ми стои́т не́сколько зада́ч — önümüzde birkaç görev duruyor

    перед ним стоя́л о́чень серьёзный вопро́с — çok önemli bir sorunla karşı karşıyaydı

    он задумчиво смотре́л перед собо́й — düşünceli düşünceli önüne bakıyordu

    2) (по отношению к кому-чему-л.) karşı; karşısında

    отве́тственность перед наро́дом — halka karşı sorumluluk

    ра́венство перед зако́ном — kanun karşısında / önünde eşitlik

    перед лицо́м опа́сности — tehlike karşısında

    из стра́ха перед учи́телем — hoca korkusundan

    страх перед боле́знью — hastalık korkusu

    не отступа́ть перед тру́дностями — güçlüklerden yılmamak

    перед тем как —...madan önce

    перед са́мым ухо́дом / отъе́здом — gitmek üzere iken, giderayak

    4) (по сравнению с кем-чем-л.) karşısında, kıyasla

    что он перед тобо́й? — senin karşında ne ki?

    II перёд
    м
    ön

    Русско-турецкий словарь > перед

  • 6 подходить

    1) yaklaşmak; yanaşmak; (yanına) gelmek, (yanına) sokulmak; (yanına) varmak

    к нам подошла́ де́вушка — yanımıza bir kız geldi / sokuldu / yaklaştı

    я подошёл ещё на шаг — bir adım daha yaklaştım / sokuldum

    она́ подошла́ к зе́ркалу — aynanın karşısına geçti

    мы подошли́ к окну́ — pencereye yanaştık

    к телефо́ну он не подошёл — telefona gelmedi / çıkmadı

    к горя́щему до́му нельзя́ бы́ло подойти́ — yanan evin yanına varılamıyordu

    ка́тер не мог подойти́ к при́стани — motor iskeleye yanaşamıyordu

    враг подошёл к са́мому го́роду / к сте́нам го́рода — düşman şehrin kapılarına dayandı

    тут мы подхо́дим к о́чень ва́жному вопро́су — burada çok önemli bir soruna geliyoruz

    3) yaklaşmak, yaklaşım yapmak, yanaşmak

    подойти́ к пробле́ме с объекти́вных пози́ций — soruna nesnel bir tutumla yaklaşmak

    го́ры там так бли́зко подхо́дят к мо́рю, что... — oranın dağları deniz sahiline öylesine yakındır ki...

    5) gelmek; olmak

    подошёл ве́чер — akşam oldu

    подошла́ о́сень — sonbahar gelip çattı

    6) uymak, elvermek; işine gelmek, (işine) yaramak; uygun düşmek; yakışmak ( быть к лицу)

    это сло́во (здесь) не подхо́дит — bu kelime uygun düşmüyor

    э́тот мото́р нам подойдёт — bu motor işimize yarar

    пальто́ ему́ не подошло́ — palto kendisine uymadı

    ва́ше предложе́ние мне не подойдёт — teklifiniz bana elvermez / işime gelmez

    ••

    наш о́тпуск подхо́дит к концу́ — tatilimizin sonu yaklaşıyor

    Русско-турецкий словарь > подходить

  • 7 значительно

    çok daha; önemli ölçüde / derecede

    значи́тельно отлича́ться друг от дру́га — birbirinden çok farklı olmak

    значи́тельно по́зже — çok sonra

    значи́тельно лу́чше — çok daha iyi

    прода́жа по це́нам значи́тельно ни́же себесто́имости — maliyetin çok altında fiyatlarla satış

    Русско-турецкий словарь > значительно

  • 8 ценный

    kıymetli; değerli
    * * *
    1) kıymetli, değer konulmuş

    це́нное письмо́ — kıymetli mektup

    це́нная посы́лка — değer konulmuş koli

    2) врз değerli, kıymetli

    у него́ о́чень це́нная библиоте́ка — çok kıymetli bir kütüphanesi var

    це́нный пода́рок — değerli / ağır bir hediye

    це́нное предложе́ние — kıymetli / önemli bir öneri

    Русско-турецкий словарь > ценный

См. также в других словарях:

  • köprübaşını tutmak — çok önemli bir mevkiyi ele geçirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ört ki ölem — çok önemli şeyleri elde edemeyen kişilerce Nasıl yaşarım? anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • haber patlatmak — çok önemli bir haberi ilk kez açıklamak Bu haberi patlatacak olan gazete en az bir hafta gündemi belirlemiş olacak. A. Ümit …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • el öpmekle ağız aşınmaz — çok önemli bir iş için bir kimseye ricada bulunmak hatta yalvarmak gerekirse, yapılır anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dev — is., Far. dīv 1) Korkunç, çok iri ve olağanüstü güçlü masal yaratığı 2) sf. Olağanüstü irilikte olan Dev vücudu içinde bir genç kız hassasiyeti taşıyor. Y. Z. Ortaç 3) sf., mec. Çok büyük, çok önemli Dev şirketler. Dev bir yazar. Birleşik Sözler… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Counter-Guerrilla — Seal of the Office of Defense Cooperation, Turkey. The 13 stars represent the original 13 US states, and indicate a United States Department of Defense organization (see seal).[1] Counter Guerrilla (Turkish: kontrgerilla) is the Turkish branch of …   Wikipedia

  • Arık — Engin Arık (* 14. Oktober 1948 in Istanbul; † 30. November 2007 bei Keçiborlu, Türkei) war eine türkische Kernphysikerin.[1] Sie war Professorin und leitete die experimentelle Gruppe für Teilchenphysik an der Bosporus Universität.[2][3] …   Deutsch Wikipedia

  • Engin Arık — (* 14. Oktober 1948 in Istanbul; † 30. November 2007 bei Keçiborlu, Türkei) war eine türkische Kernphysikerin.[1] Sie war Professorin und leitete die experimentelle Gruppe für Teilchenphysik an der Bosporus Universität.[2][3] Inhaltsverzeichnis …   Deutsch Wikipedia

  • Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz and Eldiven — Sarıkız (Blonde Girl), Ayışığı (Moonlight), Yakamoz (Sea Sparkle), Eldiven (Glove) is the name of alleged Turkish military coup plans in 2004. Contents 1 Plans 2 Authenticity 3 Selected quotes …   Wikipedia

  • ehem — sf., mmi, esk., Ar. ehemm Çok önemli …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eş kanatlı — is., hay. b. Kabuklu bitler, yaprak bitleri ve ağustos böcekleri gibi bitki sağlığı yönünden çok önemli familyaları içine alan, zarsı kanatları bir boyda, hortumlu böcekler takımının bir alt takımı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»